Söylentilere göre, manastır Bizans zamanında yaptırılmış. İmparator I. Manuel Comnenus tarafından 1158 senesinde hazırlanan listede bu kiliseden üstü kapalı da olsa bahsediliyor olması bu söylentileri desteklemektedir.
Manastır, Osmanlı zamanında zor zamanlar yaşadıysa da, İstanbul’daki Rum bezir yağı tüccar loncasının desteği ve Feneriote asilzadesi Pascharnikos Christodoulos Vlachoutsis tarafından yapılan bağışlar sayesinde bu zorluklara dayandı.
Patrik V. Gregory 1809 senesinde burada yaşadı; önceki patrik Chrysanthos ise 1826 yılında emekli olunca bu manastıra yerleşti ve sekiz yıl sonra burada öldü. Patrik Sophronius ise 1866-70 seneleri arasında burada yaşadı. Onun çabaları sonucu manastır yenilendi ve bugünkü katholikon, mimar Vasilis Dimitriou’nun planlarına uygun olarak 1869 yılında tamamlandı.
Bugün manastırdan geriye kalanlar, katholikon, manastırın güneyinde yer alan ve ona bitişik olarak inşa edilmiş iki katlı ek bina ve arazisinin batı kısmında bulunan bazı ek binalardır. Katholikon daha önceki kiliseden kalma, yaldızlı ve çiçek ve bitki motifleriyle süslenmiş kabartmalara sahip tahtadan oyma iconostasi’sini hala muhafaza etmektedir. Üzerlerinde yer alan, 18. yy.’dan kalma sekiz küçük resimle, Oraia Pylai’nin kapıları özellikle kayda değerdir. Bu resimler içerisinde en çok dikkat çekici olanı Annunciation’un (Cebrail’in Hz. Meryem’e Hz. İsa’nın doğacağını haber vermesi) tasviridir. Burada ayrıca, üzerinde, Hz. İsa ve onun iki yanında yer alan Hz. Meryem ve Vaftizci Yahya’yı bir arada resmeden bir dini resim bulunan güzel bir 18. yy. (Offertory Diptych) ilahi levhası da yer almaktadır. Bunlara ek olarak, 19. yy.’dan kalma, eski Rum cenaze törenlerine ait bir kabartmanın kopyası da güneydeki dış duvara işlenmiştir.